“HAYATIN YARISINDAN DÖNEN ŞAİR”
Cansu Aydın’ın Nilgün Marmara ve şiirini anlattığı kitabı
Cansu Aydın bir edebiyat öğretmeni. Türk Dili ve Edebiyatı üzerine yüksek lisansını da tamamlamış; okumayı, yazmayı ve şiiri seven bir şair, yazar.
Yaşam Sanat dergisi, Şiiri Özlüyorum, Patika, Şiirden, Güncel Sanat, Tersakan Sanat gibi dergilerde şiirleri, Çağdaş Türk Dili Dergisi, Aksi Sanat, Dergilerden Filmlerden gibi dergilerde ya da sitelerde makaleleri yayımlanmış.
Ama edebiyat ve şiir sevgisinin yazmaya yönelmesinde Nilgün Marmara’nın büyük bir etkisi var. İlginç bir hikayeyle başlar bu süreç.
Cansu Aydın bir rüyasında Nilgün Marmara’yı görür. O rüyadan sonra edebiyat bilgisini de yeteneğini de bu genç yaşta aramızdan ayrılmış şair üzerine yoğunlaştırır. Nilgün Marmara’ya karşı bir sorumluluk hissetmiştir. Yüksek Lisans tezinin konusu “Nilgün Marmara’nın Hayatı ve Şiirlerinin İncelemesi”dir. Ama bununla da yetinmez Cansu Aydın. Ölümü hakkında çok yerde rastlanan gizemlere, şüphelere, tereddütlere de bir açıklama getirmek ister. Kendi ifadesiyle, Nilgün Marmara’nın şiirlerinde “söylenmeyenler”i bulmaya ve boşlukları doldurmaya çalışır. O güne dek bu konuda ciddi bir çalışma yapılmamıştır çünkü.
Yıllarca araştırır, Nilgün Marmara’nın yakınlarıyla görüşür, yüzlerce kitap tarar ve “psikanalize dayalı eleştiri yöntemi”ni kullanarak bu kitabı hazırlar.
Kitabın adı “Hayatın Yarısından Dönen Şair”dir. Kitap Yort Savul yayınları tarafından 2019 yılında basılır. Editörlüğünü aynı zamanda tez danışmanı olan Hasan Aktaş yapmıştır.
496 sayfalık dev bir kitaptır Cansu Aydın’ın çalışması. Nilgün Marmara’nın Hayatı, Sanatçılarla Olan İlişkileri, Ruh Durumu ve Sanatı Arasındaki İlişki, Nilgün Marmara’dan Bize Kalan Kitaplar ve Nilgün Marmara’nın Sanat Hakkındaki Görüşleri başlıklarını taşıyan beş bölümden oluşmaktadır.
Bu müthiş kitap görebildiğim kadarıyla sahaflar dışında hiçbir yerde bulunmaz ama Nilgün Marmara ve özellikle hayatını nasıl kaybettiğine ilişkin iddialar ulu orta her yerde görülmeye devam eder.
Kimi Slyvia Plath ile karşılaştırır, kimi sadece “intihar etti” der, kimi “Ergenekon mu öldürdü?” diye sorar.
Ama Cansu Aydın’ın yıllar içinde tüm sorulara yanıt veren kaynağından kimse söz etmez. Bu elbette haksızlıktır ama bir kişiye daha haksızlık etmemek gerekir. Kitap değerlendirmeleri yapan Ahmet İlhan imzasıyla bir sosyal medya sayfasında şu satırlar paylaşılmıştır çünkü.
“Oldukça ilgi çekici, özgün bir Nilgün Marmara kitabı…
Genç, bilgili, birikimli ve edebiyat alanında lisans üstü öğrenimini tamamlamış bir öğretmen Cansu Aydın. Onlarca kaynak taramış; psikoloji, sosyoloji, felsefe ve edebiyat alanından kayda değer birçok makale, alıntı ve analizden yararlanarak bunları araştırmasında kullanmış. Bunlarla yetinmemiş, Nilgün Marmara’nın yaşamına tanıklık etmiş insanlarla birebir görüşmeler yapmış ve o veriyi de kullanmış.” (3 Aralık 2019)
Cansu Aydın’ın derdi Nilgün Marmara’nın sanatına olan ilgisizliktir.
Kitabın hemen ilk satırlarında sanatından çok ölümünün konuşulmasından dolayı yapılan haksızlığın altı çizilmiştir. Bu satırlar kitabın amacının ölümü çok konuşulan bir şairin hayat hikayesini anlatmak ya da Nilgün Marmara’nın trajedisindeki gizemleri ortaya çıkarmaktan çok sanat kaygıları güden bir kitabı okuyacağınızın uyarısıdır aynı zamanda.
Zaten kitaba sadece Nilgün Marmara’nın nasıl ve neden öldüğü boyutuyla yaklaşmak önceli bir tez araştırmasına dayanan bu çalışmanın bilimsel yanını göz ardı etmek olur.
Cansu Aydın, Nilgün Marmara’nın trajik sonunu şiirlerinde bıraktığı işaretleri çözümleyerek anlatmış ve çeşitli sonuçlara varmıştır.
“Zor bilgilenmek bir bulutun
İçinden ve peşinden
Yerde bir kuyruk: ortasındayız
Tepside ölüm!
Ağlıyordu sessizce içi hayvanın, değil
Çalgı eşliğinde
Maşa tanrının elinde maşa
Eyle der ve öde borcunu düşlerine”
“Marmara’nın Hayvan Güldü isimli şiiri ise acımasız ve karanlık bir dünyada düşüşün sonucunda dehşete düşen bir ruhun haykırışları, içini dökmesidir”
“Böylesine ıslak gözlerim evrenin köleleri mi?
Kanımın mezarlarını her an yeniden kazan
Sonsuz kokulara dayanabilir miyim?”
Marmara’nın şiirleri “varoluşa yönelik sorgulamalarla doludur”
“Çocukluk gökdeleninden
Ağır bir çökme töreni ile
Alt-üst-bir yüzeye iniyor
Ağlarken kapanıyor toprağa
Bütün yüksekliği açık düşlerin”
Kimi şiirlerinde “topluma olumsuz bir bakış açısı söz konusudur”
“Bir tan vakti eylemini düşünüyorum
Ayrımcı doğaya ve masaya karşı
Kürdan kılıçlarımla, fikrimin selüloza
Düşman ordusuyla karşılayacağım”
“Marmara da … doğanın acımasız ve ayrımcı; insanın zavallı olduğunu düşünür ve kimi zaman isyan eder. Topluma karşı da öfkelidir”
“saat
Yüzüne karşı
Geçecek,
Yara bere içinde
Düşünecek olana karşı!”
“Bu dünyada her şey gelip geçicidir”, “cevaplanmasını çok istediği sorular vardır ama bu soruların cevaplanmasının böyle bir dünyada çok zor olduğunun da farkındadır”
Cansu Aydın tüm bu çözümlemeleri yaparken Nilgün Marmara’yı o sona taşıyan dönemi, o dönemin siyasal ve toplumsal koşullarını, o koşulları belirleyen ya da çözümleyen fikirleri, düşünceleri, hareketleri ve tüm bunların şairin poetikasında yarattığı izleri sürmüştür. Bu izleri sürerken ya da onca emek ve çalışmaya rağmen intihar gibi tekil bir davranışı ve her ne denirse denilsin son noktayı koyduran gerekçeyi hiç kimsenin bilmesinin mümkün olmadığı bir olayı yorumlarken kesin yargılarda bulunmamış, “muhtemelen”, “olabilir” gibi cümleler kurmuştur.
D. W. Winnicotth’un “bebek ile anne, çocuk ile aile, birey ile toplum ya da dünya arasındaki bölge sömürülürse çeşitli patolojik durumlar yaşanabilir” tezini referans aldığında Nilgün Marmara için “onun potansiyel mekanını dolduran zulmedici şeyler de modern unsurlar olabilir” şeklinde yorumlamıştır. Başka bir yerde de “çevresinde yaşananlar, ülkesindeki karamsar ve güvensiz atmosfer onu duygusal olarak etkilemiş olabilir” diye yazmıştır.
Nilgün Marmara’nın aşağıdaki şirini yorumlarken de aynı çizgiyi sürdürmüştür:
“Çolak mırıltılarla mırıl mırıl dövmelenen çocuk
Her gün her gece eğer adasında,
Gözü ağzı elinden alınmış, yosunlar
Sarmış bedenini çığlıklarken bunu
Su içinde”
“Marmara pek çok duyarlı insan gibi daha iyi bir dünyanın özlemi içinde olmuş; ama gözlemlediği acı olaylar onu umutsuzluğa düşürmüş olabilir.”
Kitabın bitiminde yer alan ve sekiz sayfadan oluşan kaynakça ve onlardan referans alınarak düşülen tam 1345 dipnot sanırım çok şey ifade etmektedir.
Bu kaynakçada Sylvia Plath, Arthur Rimbaud, Cemal Süreya, Ece Ayhan, İlhan berk, Veysel Çolak, Haydar Ergülen, Lale Müldür gibi şairlerden; Nietzsche, Jorge Borges, Sigmund Freud, Carl Gustave Jung, George Politzer, Jean Paul Sartre, Soren Kierkegaard gibi çok sayıda düşünürlere, felsefecilere ve bilim insanlarına ait eserler vardır.
Kitabı okuyan her sayfasında şaşırarak görecektir ki psikolojik, felsefi ve özünde politik olan böyle bir içerik ancak uzun yıllar süren okuma araştırma temelinde bir emekle ulaşılabilir.
Cansu Aydın bu emeği fazlasıyla vermiş ve başarmış.
Üstelik 496 sayfanın yine de yetmediğini ve ikinci kitabın yolda olduğunu da eklemiştir son satırlarına.
Çünkü, “Marmara’nın şiirleri için daha söylenecek, yazılacak çok şey vardır”