Site icon Dergilerden, Filmlerden, Kitaplardan

BEREKETLİ TOPRAKLAR ÜZERİNDE

BEREKETLİ TOPRAKLAR ÜZERİNDE

Orhan Kemal’in aynı ismi taşıyan muhteşem kitabından uyarlanmiş “Bereketli Topraklar Üzerinde”. Yapım yılı 1979. Yönetmenliğini  Erden Kıral yapmış. Filmin başlıca rollerinde Tuncel Kurtiz ve  dönemin Ankara Sanat Tiyatrosu’nda çalışan genc oyuncuları yer almakta.

Toplumcu gerçekçi tarzda eserler veren Orhan Kemal’in kitabı,  ülkemizde bu tür edebiyat eserleri arasında en önde gelen  kitaplardan biridir. Orhan Kemal, Çukurovalı işçilerin ağır yaşam  koşullarını anlatırken 1930’lu yıllarda Çukurova’da bir  çırçır fabrikasında çalışırken edindiği tecrübeleri  kullanmış.

Filmin çekildiği tarihle kitabın konusuna temel olan  deneyimlerin tarihi arasında neredeyse yarım yüzyıllık bir fark  var. Bu kadar büyük bir zaman dilimine rağmen yaşam koşulları  Çukurova’da hep ağır olmuş insanoğlu için. Filmin çekildiği  tarihten günümüze kadar gecen zaman ise 30 yıl. Oraları belki  gidip görmedim ama yaşam koşullarının hala çok ağır olduguna  dair sayısız haber okudum gazetelerden. Belki herkesin gözü
önünde  zevk icin kaplumbağalara kursun sıkan ağa cocukları yoktur,  belki herkesin gözü önünde kocalarını ağanın adamları ile  aldatan Fatmalar da yoktur ama bırakın Çukurova’yı İstanbul’un  göbeğinde tersane kazalarında onlarca işçi yaşamlarını  yitirirken günümüzde; Çukurova’da gözlerden uzak pamuk tarlalarında, derme  çatma atölyelerde kimbilir kaç insanımız kolunu bacağını ya da  yaşamını yitirmekte.

Filmin konusu kısaca şöyle: Sivas’ın bir koyünden yola çıkan Köse Hasan, Pehlivan Ali ve Yusuf  adlı üç arkadaş, Çukurova’ya para biriktirmek için gelirler.  Birbirlerini asla bırakmama kararı almışlardır. Bölgede fabrikası  olan bir hemşerilerinin yanında güç bela işe girerler ve  dayanılmaz koşullar altında çalışmaya başlarlar. Yaşam şartları
o derece ağırdır ki Köse Hasan yakalandığı hastalıktan  kurtulamadan ölür. Ölürken yanında ne Pehlivan Ali vardır, ne de  Yusuf. Şartlar koparmıştır bağları.

Yasamı ağırlastıran ne sadece doğa ne sadece iş kosullarıdır. Ağa, ağa  çocukları, ağanın adamları, tek çareyi onlara yalakalıkta gören ve  adım adım insanlıktan çıkanlar. Ve tabii ki korkunç bir emek  sömürüsü.

Filmin sonunda sadece Yusuf geri dönecektir koyüne. Ama artık köyden  çıkan Yusuf değildir.

Elbette haksızlığı görüp isyan edenler de var. Bu da doğanın  şaşmaz diyalektiği zaten. Her zaman birileri çıkacaktır yanlış  giden bir seylere dur demek için. Belki cogu zaman yenileceklerdir ama  her zaman varolacaklardir.

Filmden bir söz : ya vermeli canını insan için ya etmemeli  kalabalık dünyamızda!