Site icon Dergilerden, Filmlerden, Kitaplardan

ADEM’İN TRENLERİ

ADEM’İN TRENLERİ
Raylar üzerinde dolaşan bir tavşan ve ardından bir tren istasyonunun görüntüleri ekrana gelirken arka fonda bir çocuk sesi duyulur:
“Gördüğün bütün trenlerle bana selam gönder! Onların hepsi benim nasıl olsa…”
Tren istasyonu Manisa’daki Karaağaçlı İstasyonu’dur. Sesi duyulan çocuk ise Barış Pirhasan’ın azımsanmayacak kadar ödül almış filminin kahramanlarından Adem’dir. Henüz başlangıçta böyle bir sözle karşılaşmak ve elbette adının “Adem’in Trenleri” olduğunu anımsamak; filmin ilerleyen sahnelerinde sık sık Adem ve trenlerini göreceğimiz hissini uyandırır ama ne kadar tren görsek de Adem’le olan ilişkilerini kurmakta zorlanırız.  Sözün bitiminin ardından ise Karaağaçlı’ ya doğru yol alan bir trende filmin diğer kahramanları belirir. Hasan hoca (Cem Özer) düşünceli bir ifadeyle camdan bakmaktadır ve az sonra varacağı kasabada zor günler geçireceğinin haberini verir gibidir. Benzer kaygıları taşıyan bir diğer kişi ise Hacer’dir  (Nurgül Yeşilçay).  Genç kadın sarıldığı kızıyla birlikte başlarından büyük felaket geçmiş bir aile olduklarını henüz ilk göz temasında anlatır.
Tren, istasyonda durduktan sonra Hasan hoca ve ailesi aşağı iner. Hacer ve kızı Fatmacık binanın hemen önündeki bir banka otururken, Hasan hoca demiryolunun hemen karşısındaki boydan büyük bir yere çıkarak ezan okumaya başlar. Hasan hoca imamdır ve biraz da emrivaki yaparak çocuksuz istendiği bu yere ailesi ile gelmiştir. Kısa süre içinde istasyon civarı kalabalıklaşmış ve yeni gelen imam üzerine değerlendirmeler bitirilmiştir. Aksi görüşler olmasına rağmen hoca ve ailesi kasabaya kabul edilmiştir.
Ramazan ayı hüküm sürerken;  “Adam kadından yaşça fazla büyük ”, “kadının sesi soluğu çıkmamakta”, “bu işin içinde kesin bir iş var”, söylentileri yayılmaya başlar. Bu söylentiler sonucunda imama karşı olumsuz bir yargı herkesin ortak paydası haline gelir. Hasan hoca sanki Hacer’i ve Fatmacık’ı esareti altına almış da inim inim inletmektedir. Bu yıpratıcı süreç artık dayanılmaz bir noktaya gelince, bir Cuma vaazında kendi hikâyesini anlatır imam. Hacer bir adam tarafından kandırılmış ve hamile bırakılmıştır, ailesi onu dışlayınca kendisi sahip çıkmış ve nikâhlı eşi yapmıştır.
Gerçeğin artık kasabanın her yerinde duyulması Hasan hocanın işlerini kolaylaştıracak gibi gözükür. Zira kasabalının gözünde “zalim” biri olan imam artık “mübarek” biri haline gelmiştir ancak hiç ummadığı bir gelişme her şeyi değiştirecektir. Hacer’i hamile bırakarak kaçıp giden Bekir de kasabadadır, üstelik genç kadını taciz etmeye başlamıştır. En kötüsü ise durumu Adem sayesinde öğrenen ahali de genç kadının Bekir’le yuva kurmasını istemektedir.
İyilik, kötülük, günah, sevap, hak, adalet  gibi kavramlar özellikle Adem’in gözünden kimi zaman mizahla birlikte sorgulanır film boyunca.  Genelde hep somurtarak bakan imam onca kişi tarafından zalim görülse de filmdeki en iyi insandır.  Büyük bir fedakârlık yapmıştır,  kimsenin yüzüne bakmayacağı bir genç kadına ve yavrusuna sahip çıkmış, hiç hak etmediği ithamlarla karşı karşıya kalmıştır. Elbette onun da hataları vardır ve hatalarını fark etmesi filmi mutlu sona götürecek yoldaki en önemli adımlardan biri olacaktır.
Ve güzel bir şarkı filme noktayı koyar.
Karışmak birbirimize
Aşkla hüzün belki de
Sevenler gün gelir gider
Doğan çocuktur aşk
Büyür gider
Filmin Künyesi
Yönetmen: Barış Pirhasan
Senaryo: İsmail Doruk
Yapımcı: Cengiz Ergun, Ozan Ergun, Metin Soltay, Serkan Çakarer
Oyuncular: Nurgül Yeşilçay, Cem Özer, Derya Alabora, Erkan Taşdöğen, Atıf Emir Benderlioğlu, Ezel Akay
Müzik:Ender Akay
Görüntü Yönetmeni: Peter Steuger
Vizyona Giriş Tarihi: 2 Mart 2007
Süre: 110 dk
Aldığı Ödüller
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (40.Siyad Türk Sineması Ödülleri -2007)
En İyi Kadın Oyuncu (13.Sadri Alışık Ödülleri-2008)
En İyi Erkek Oyuncu (13.Sadri Alışık Ödülleri-2008)
En İyi Kadın Oyuncu (14.ÇASOD “En İyi Oyuncu” Ödülleri-2007)