Site icon Dergilerden, Filmlerden, Kitaplardan

Yaşamın Rosetta Taşı Yok

Yaşamın-Rosetta-Taşı-Yok

Yaşamın-Rosetta-Taşı-Yok

Yaşamın Rosetta Taşı Yok

Cevat Ok’un şiir kitabı Yaşamın Rosetta Taşı Yok, 54 şiirden oluşuyor. 2018 yılında yayımlanmış kitap. 1990 ila 2017 yılı arasında yazılmış şiirlerden oluşuyor.

Şiirler: Biyografi, Yitik, Yirmi Beşinci Saat, Karabasan, Horoz Şekeri, Nostalji, Pandomim, Yolculuk, Portre, Sanat, Melankoli, Ağlama Duvarı, Mutluluk Oyunu, Kum Saatinde Hariçten Gazel, Obsession, Kök, Sonsuz Ölüm, Mahkum, Oyunbaz, Sancı, Anafor, Sorgulama, Nasihat, Sahne, Dörtlük, Keder, Dua, Kimlik, Manşet, Sebil, Analiz, Nefes, Sarf, Çöle Düşen Cemre, Öykü, Olumlama, Yaşamın Rosetta Taşı Yok, Günah Keçisi, Orantısız Güç, Yabancı, Cesaret, Siyah Beyaz, Boşluk, Kapital, Müntehirin Şiiri, Kargış, Subliminal, Sessiz Sevda, Galata Köprüsü, Urla, Galata, Zürafa Sokağı, Galata Sokağı…

Kitabın henüz yedinci sayfasında şair “Yaşamıma Dair Birkaç Söz” başlıklı yazıda kendini ve şiire bakışını anlatmış.

“Şiir nedir? Şiir kavgadır. Dahası insanın kendisi ile ve diğer insanlar ile olan kavgasıdır. Şair yarası olan insandır, fakat aynı zamanda yarasına merhem sürmek de istemez. Bir nevi yarasından beslenir.”

Bu sözlere katılırsınız ya da katılmazsınız, önemli değil, zira şair kendini anlatmış. Kendisi böyle düşündükten sonra hiç kimsenin onu sorgulamaya hakkı yok. Şayet şiirinde yanlış ya da eksik bir şey varsa elbette bu eleştiri anlamında söylenebilir ama şu 54 şiirin içinde şairin bu sözlerine ters düşen satırlarla karşılaşmadığım gibi şiirlerin yazım tarihleri dışında bir eleştiri de getiremeyeceğim.  Dünya halinde bu da sadece yazanını ilgilendirir üstelik.

Aslında yedinci sayfadaki yazısını tamamen almak iyi olacaktı ama onu da potansiyel okurların merakına bırakayım. Ben kendisine sosyal medyada eriştiğim için okumak isteyenler aynı kanallarla erişebilir sanırım. Ama o yazı yerine Biyografi başlığını taşıyan ilk şiiri de almadan edemedim. Bu şiir de en az başlangıç yazısı kadar tanıtıyor şairi.

BİYOGRAFİ

 

Yıl 1951

Ana babamın gayret ve himmetiyle

Yargım ve iradem dışında

Yusuf oğlu Cevat

Mütevazı bir evde ilk çığlıkları

Güldürür balıkları

 

Gel zaman

Git zaman

Cadı kazanları, zebani gülleleri arasında

On üçümde

Dördüncü Murad’a rağmen sigaraya

Ve de şiire başladım.

 

O gün bu gündür

Yaşam tarlasında çile sürerim

Kararım yok evlenemem

Siyasi parti kurmayı beceremem

İthal malı kullanamam

Lüks Abla’yı tanımam

Velhasıl

Tulumba tatlısının faziletlerinden anlamam.

 

Önemli bir bölümü Şiir Defteri Dergisi, Şehir, Yaba, Eliz Edebiyat, Kuzeysu, Caz Kedisi, Şafak Dergisi, Temren, Şiiri Özlüyorum gibi dergilerde yayımlanmış. Anafor isimli şiir 1995 yılında Fevziye Başgöz Şiir Ödülü’nü almış.

ANAFOR

 

Hüzün ekmeğimizdir

Gelir bir turna kuşunun kanatlarında

Vururken kendini şarabın umarsız dostluğuna

Turkuvaz bir akşam beklemez seni

Yalnızlar rıhtımında

 

Bu yürek yangın yeri

Karanlıkları bir kağıt mendil gibi yırtamazsın

Acıların imbiğinde

Yakılmış bulursun tüm gemileri.

 

Günler

Giyotin altında sarı perçemli bir çocuk başıdır

Gözünü kan bürürken gecelerin

Kendine dar gelirsin.

Cevat Ok

 

Bu da kitabın arka kapağında yer alan ve pek çok şiire ilham vermiş kederin şiiri…

KEDER
Kozmosun içinde yıldız tozuyum
Kelebeğin ömründen kısa ömrüm
Ulu dağ başında kara kuzuyum
İskender’in çözemediği düğüm

Altmış beş yıl yolun neresi eder
Yıllar yılı koza gibi ördüğüm
Keder, keder, yine keder, hep keder
Düğün evinde cenaze gördüğüm

Yaşamın-Rosetta-Taşı-Yok,-Arka-Kapak