Site icon Dergilerden, Filmlerden, Kitaplardan

Seyahat(name)lerdeki Antakya – 15 Şeyh İbrahim ya da Johann Ludwig Burckhardt

Şeyh İbrahim ya da Johann Ludwig Burckhardt

Şeyh İbrahim ya da Johann Ludwig Burckhardt

Seyahat(name)lerdeki Antakya – 15
Şeyh İbrahim ya da Johann Ludwig Burckhardt

1784 yılında İsviçre’nin Lozan şehrinde doğan Johann Ludwig Burckhardt Londra’da Cambridge Üniversitesi’nde öğrenim gördü. 1809 yılında, Afrika’nın iç kısımlarını keşfetmek amacını güden bir derneğin himayesinde Arapça öğrenmek ve Müslümanların yaşantısına alışmak için Suriye’ye geldi. Suriye’den Kahire istikametine giderken günümüzde Ürdün sınırları içinde bulunan ve milattan önce dördüncü yüzyıla dek geçmişi uzanan Petra antik kentini keşfetti. Sahra’ya gitmek istiyordu ancak uygun bir kervan bulamadığı için yönünü değiştirmek zorunda kaldı ve Nil nehri civarını dolaştı. Buralarda da çok önemli tapınaklar keşfetti ve sonrasında Mekke’ye gitti, Arabistan’ı gezdi.

“(…) Çok garip bir tüccardı bu Şeyh İbrahim; kimi zaman Halep’te, kimin zaman Şam’da oturuyor, alışveriş yapacağı yerde yöresel dilleri inceliyor; tarihle, coğrafyayla ve özellikle de Kur’an’la uğraşıyordu. Bu çalışmalarına yalnız geziye çıkmak için ara vermekteydi. Güneyde Kutsal Topraklar’a, doğuda Fırat boylarına gitti; Antakya’da, Asi ırmağı vadisinde dolaştı; Hazreti Musa’nın kardeşi Aron’un öldüğü kutsal Hor dağına çıktı; bir Habeşistan gezisinde casus diye tutuklandı, sınır dışı edildi ve Mısır’a geldi. Bir paşa, onu iki Arap doktorun karşısına oturtup sınava çekti. Bu sınavda Müslüman yasalarını bilip bilmediği, tanıtlaması gerekiyordu. Sınavı öylesine parlak şekilde başardı ki, dört ay süreyle “yasak şehir” Mekke’ye gitmek olanağını elde etti. Seksen bin hacı adayıyla birlikte Arafat dağında şeytanı taşlayıp hacı oldu. O günden sonra da adının başına “hacı” unvanını koymak hakkını kazandı (…); hem hacı, hem şeyh olmasının gerektirdiği saygıların hepsi kendisine gösterilerek Müslüman mezarlığına defnedildi.”

Diyanet Vakfı tarafından hazırlanan İslam Ansiklopedisi’nde de Burckhardt için şunlar yazmakta:
“Hacca gitmesi, Müslüman bir kadınla evlenmesi, Müslüman ismi alıp İslâmî âdetlere göre giyinmesi ve yine İslâmî âdetlere göre defnedilmek istemesi yanında mezar taşında yer alan hürmet dolu ifadeler vb. gibi işaretlere bakarak Burckhardt’ın Müslüman olduğuna hükmedilebilir. Bâbünnasr bölgesindeki bir yere ona izâfeten “el-Müslimânî” isminin verilmesi de Kahireliler arasında onun Müslüman olarak kabul edilmesinin belirtisi ve hâlâ süregelen saygınlığının bir göstergesidir. Ancak onun gerçek dinî inancı konusunda herhangi bir hükme varamamış olan bazı müsteşrikler yanında bütün bunları ideali ve görevi olan Sahrâ seferini gerçekleştirebilmek için güvenilir bir Müslüman imajı yaratmak gayesiyle yaptığını, zira daha önce çok mahdut sayıda Avrupalı’nın nüfuz edebildiği ve birçoğunun hayatını kaybettiği bu tehlikeli bölgelerde seyahat edebilmek için ister istemez yerli halka dost görünmek zorunda olduğunu ileri sürenler de bulunmaktadır.”

Bu düşünceye inananlardan biri olan Alanya Üniversitesi öğretim üyelerinden Mehmet Ak. O da” basit ve çıkarcı” bir yaklaşıma sahip dediği Burckhartd’ın özel bir görevle bölgeye gönderildiğini yazmakta ve amacına ulaşmak için farklı kimlikler kullanan bir gezgin olduğunu söylemektedir.

Encyclopedia Britannica’da tanıtıldığı paragrafta “İbrahim İbn ʿAbdullah” Müslüman adını aldığı ve genellikle Müslüman kıyafetleri giydiği yazan Johann Ludwig Burckhardt’ın aralarında Antakya’ya ilişkin bilgilerin de yer aldığı “Travels in Syria and the Holy Land” olmak üzere çeşitli gezi kitapları vardır. “Travels in Syria and the Holy Land” isimli kitabında
Kahire’de vahşi doğayla baş başa kaldığı bir gün etrafa yayılan portakal ağaçlarının da verdiği müthiş güzel kokuyla beraber kurduğu bir hayalde Antakya’nın “lüks” bahçelerini düşlemiştir. Ama kitabının birçok yerinde Antakya’ya ilişkin atıflar olmasına rağmen bu kitabın bence en önemli özelliği Reyhanlı ve Reyhanlı Türkmenlerine ilişkin yazdıklarıdır. Burckhardt kitabının sonuna eklediği dosyalardan birine “Reyhanlı Türkmenleri Raporu” ismini vermiştir ve 12 Mayıs 1810 tarihini taşıyan bu rapor toplam 15 sayfadan oluşmaktadır.

Elbette tıpkı tüm seyyahlar ve gözlemleri için geçerli olduğu gibi, tüm yazılanlar ancak başka verilerle ve bilimsel araçlarla kanıtlandıktan sonra doğru bilgi değerine ulaşabilir.

Burchardt, Reyhanlı Türkmenleri Raporunda, Reyhanlı Türkmenlerinin kışladıkları coğrafyadan tarımla tanışmalarına, göç zamanlarından çadırlarının konforuna, içtikleri kahveden geleneksel yemeklerine, kadınların toplumsal ilişkilerdeki yerinden hayvancılığa verdikleri öneme, silaha olan düşkünlüklerinden günlerini nasıl geçirdiklerine ve askeri yapılanmalarına değin çok çeşitli bilgiler verir. Bu bilgiler arasında olumlu görünen özellikler de vardır, olumsuz görünenler de… Örneğin Türkmen kadınların tertiplerine ve zerafetlerine hayran kalmış, Avrupalı kadınlara benzetmiş, ama okuma yazma oranının son derece düşük olduğunu, uğradığı çadırların hiçbirinde kitap göremediğini yazmıştır.

TRAVELS IN SYRIA, AND THE HOLY LAND, John Lewis Burckhardt

Ulaşımın atla yapıldığı bir dönem söz konusu olduğu için, Burckhardt coğrafya bilgilerinde mesafeyi verirken atla gidiş gelişlere göre uzaklıkları kullanmıştır. Örneğin Reyhanlı Türkmenlerinin yaşadığı bölge Halep’ten kuzeye doğru at ile yedi saat mesafede varılan bölgedir. Yine Halep’ten kuzey batı yönüne doğru beş saatlik bir yürüyüş sonrası ise çok sayıda köy bulunmaktadır. Türkmen çadırları ise altı, altı buçuk ya da yedi saatlik bir mesafededir. Nüfuslarını bilmek için kaç çadır olduğunu saymak gerekir. Kendisine göre 3 bin kadar çadır vardır ve her bir çadırda iki ila üç kişiden on beş kişiye kadar insan barınmaktadır.

“Reyhanlılar, diğer büyük Türkmen aşiretleri gibi göçebe bir halktır. Eylül ayının sonunda Antakya ovasında kışlıklarında görünürler ve oradan sineklerin atlarına ve sığırlarına eziyet etmeye başladıkları Nisan ayı ortalarına doğru yola çıkarlar. Daha sonra yürüyüşlerini Maraş’a doğru yönlendirirler ve yaklaşık bir ay oralarda kalırlar; ondan sonra Gürün ve Elbistan dağlarına ulaşırlar (…). Burada en sıcak yaz aylarını geçirirler; sonbaharda Elbistan ovalarını yeniden geçerek aynı yoldan Antakya’ya dönerler.”

Burckhardt’ın Reyhanlı Türkmenleri ile tanıştığı dönem tarımcılığa adım atmalarından sadece 10 yıl sonradır. Seyyahın anlatımına göre asıl olarak göçebe yaşamı tercih eden Türkmenlerin liderlerinden biri olan Haydar ağanın kızı ile komşu Kürtlerin liderlerinden birisinin evlenmesi hem bir ittifak oluşturmuş hem de Türkmenlerin tarımı anlamasına yol açmıştır. Ama Türkmenlerin asıl zenginliği hala sahip oldukları sığırlardandır.

Johann Ludwig Burckhardt Sahra’yı gezmek umuduyla yeniden geldiği Kahire’de 1817 yılında hayatını kaybetmiştir.

Kaynakça
1. TDV İslam Ansiklopedisi
2. C. W. Ceram, Tanrıların Vatanı Anadolu, Remzi Kitabevi, 7. Basım, 2008, Türkçeye Çeviren: Esat Nermi Erendor
3. TRAVELS IN SYRIA, AND THE HOLY LAND, John Lewis Burckhardt
4. Encyclopedia Britannica